Ülkemizde üretilen ilk hibrit otomobil olarak tanınan Toyota C-HR’ın daha önce 1.2 litrelik benzinli motorunu test etmiştik ve sürüş dinamiklerini oldukça beğenmiştik. Şimdi ise Hibrit motorunu deneyimleyeceğiz. 1.8 litrelik benzinli motor hacmine sahip olmasına rağmen ÖTV desteği ile indirimli vergilendirilmesi onu cazip kılan taraflarından.

C-HR’ın tasarımı ilk günden beri fütüristik görünmeyi başarıyor. Çağının ötesinde gelen tasarım Hibrit versiyonda da benzinli versiyonda da pek bir farklılık göstermezken, Hibrit’in mavi zeminli logoları bu tasarıma kesinlikle çok yakışıyor. C-HR’ın bu tasarımı onu kaslı bir SUV gibi gösterirken aslında çok da yüksek bir otomobil olmadığını görüyorsunuz. Ağırlık merkezi hem düşük tutulmuş hem de çok yüksek ayarlanmamış otomobil.

Kabine geçtiğimizde Toyota’nın fütüristik çizgileri devam ediyor. Konsol boyunca uzanan tasarım çizgisi, hafif sürücüye dönük kokpit ve alçak sürüş pozisyonu ilk olarak dikkatimi çeken ayrıntılar oluyor. Genelde sportif ve karanlık kokpit sevsem de C-HR’ın kokpiti bana ekstra bir karanlık geliyor. Ön kısımda yaşam alanı ve eşya gözleri hayli yeterli. Arka kısımda ise fütüristik tasarımın sonucu olarak arka kapıların camları birazcık ufak. Arka kısımda yolculuk yapanlar için daha da karanlık bir ortam olacağını söylemek gerek.

Tabi kokpitte benzinli versiyondan ayrılan birkaç özellik var. Vites kolunda standart konumların dışında bir de “B” kısmı bulunuyor. Özellikle uzun yokuş inişleri karşınıza çıkarsa B moduna almanız mantıklı olacaktır. Ayağınızı gazdan çektiğinizde uyguladığı ekstra fren gücü ile elektrikli motor rejenere sağlıyor. B modu dışında olduğunuzda da frenlediğiniz zaman bu döngü sağlanıyor fakat B modu bunu ekstra bir şekilde gerçekleştiriyor. Km göstergesinde devir saati yerinde de artık Hibrit modellerden alıştığımız CHARGE, ECO ve POWER kısımları bulunuyor.

Arka koltukların altında yer alan bataryalar muhtemelen 1.2 litrelik benzinli versiyona göre C-HR’ın dengesini birazcık daha değiştiriyor. Sürüş esnasında birazcık daha dengeli gibi hissettiriyor. Esas dinamikler yakıt tüketimi konusunda cebinize ve gösterge paneline yansıyor. Hibrit motor aracı çalıştırdığınızda hiçbir şekilde ses çıkarmıyor. İlk başlarda çalıştı mı çalışmadı mı ikileminde kalabiliyorsunuz. İlk kalkışlarda benzinli motorun tüm yükünü sırtlayan elektrikli motor, aracın en fazla güç sarf ettiği kısımda bunu elektrikle sağlıyor. Doğal olarak benzin tüketimi bu esnada gerçekleşmiyor. Ayrıca bataryaların izin verdiği müddetçe 50 km/h’a kadar sırf elektrikli motorun kullanıldığı EV modunda aracı kullanabiliyorsunuz. Fakat bunun menzili çok uzun olmuyor. Sıkışık ve çok yavaş akan trafikte batarya doluysa EV modunda ilerliyorsunuz zaten.

Şehir içi dur-kalk trafiğinin en büyük yükünü sizden alan C-HR Hibrit, 6 günlük İstanbul içi kullanımım boyunca bana 5.0 litrelik bir karma test tüketim verisi gösteriyor. Gündelik bir sıkışık trafiğe girdiğimde ise 4.8 litrelik bir değer görmek mümkün. Tabi bu değerleri görmek için gaz pedalına birazcık nazik davranmanız gerekiyor. Devir saati kısmında bulunan enerji akışını dikkate almanız gerek.

C-HR Hibrit her şeyden önce yetişkin bir aile için yeterli yaşam alanına, ve ekonomiye sahip. Şehir içi hızlarda da yeterli gücü hissettiriyor. Gaz pedalına daha nazik davranmayı tercih edip, sürüş alışkanlıklarınızı biraz hibrit motora yoğurduğunuzda C-HR Hybrid’in birlikte yaşaması kolay ve mantıklı bir otomobil olduğunu görebilirsiniz. Bazı eksikleri tabii ki var fakat şu anda bulunduğu fiyat skalasında başka bir hibrit SUV almanız pek olası görünmüyor. Yine de fiyat konusu için markaların resmi sitelerini ziyaret etmenizi öneririm.


Fotoğraflar: Erdil ARAS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir