Birçok segmentte otomobili yollarda olan Ford, en küçük SUV modelini de Türkiye yolları ile buluşturuyor.

 

Otomobil pazarındaki SUV hareketliliği son zamanların en değerli yükselen yıldızı. Hal böyle olunca birçok marka ya üretimini ya da pazar arayışını bu yöne çekmiş durumda. Ford’un ise en küçük SUV modeli olan Ecosport aslında ikinci nesli ile ilk kez Türkiye’ye geliyor. Ford hali hazırda yollarda olan en çok MPV modele sahip olan marka iken, Edge, Kuga ve Ecosport üçlüsü ile SUV serisini de tamamlamış görünüyor. Markanın hedefinde ise SUV satışlarında Kuga’dan elde ettikleri başarıyı daha da geliştirmek var. Ecosport ise boyutları itibariyle şehir hayatına yerleştirilmiş bir SUV olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye pazarı olarak yerden yüksek otomobilleri oldukça seviyor olmamız, B-SUV segmentinde yer alan Ecosport ile segmente yeni bir kan geleceğinin göstergesi. İstanbul’un soğuklarından birazcık uzaklaşarak Antalya’nın sıcak asfaltında buluştuğumuz Ecosport’lar, üst donanım seviyesi olan ST-Line ile bizlerle buluşuyor. Ülkemize sadece bu donanım seviyesi ile gelen Ecosport, 1.5 litrelik dizel ve 1.0 litrelik Ecoboost olmak üzere 2 farklı motor seçeneği ile geliyor.

 

 

Fiesta altyapısında şekillenen Ecosport kabininde de Fiesta’dan izler taşıyor. Malzeme kalitesi ve kullanım kolaylıkları olarak en az bir Fiesta kadar memnun etse de, alt kısımları sert plastiklerin kapladığını söylemekte fayda var. Seyir halindeyken en çok dikkat çeken kısım ise sürüş pozisyonunun biraz yüksek kalıyor olması. Aslında kadın sürücüler bu durumu fazlasıyla severken, genelde biz erkekler pek memnun olmuyoruz. Sanırım otomobil konusunda kadınlara nazaran daha çok duygusal olan taraf biziz. Kadınlar “etrafı tamamen görebiliyorum tam hakim gibiyim” gerekçesiyle oldukça realist bir yaklaşımla yüksek oturmaktan hoşlanırken, biz olaya daha çok hissel ve fiziksel olarak ağırlığı aşağı almak olarak bakıyoruz. Her neyse, Ecosport’a dönecek olursak, Fiesta’dan daha farklı hissettirdiği noktalar var. Aslında Fiesta kadar, ama ondan daha ferah ve büyük dememiz belki de yanlış olmayacaktır. Apple CarPlay ve Android Auto™ uyumlu Ford SYNC 3 araç içi bilgi ve eğlence sistemi, Fiesta’nın en çok ihtiyacı olduğu noktada imdada yetişirken, burada da yerini alıyor. Yakınlaştırma/uzaklaştırma ve kaydırma hareketleriyle kullanılabilen 8 inç renkli dokunmatik, kullanışlı ve oldukça pratik bir ekrana sahip olan sistem, B&O ses sistemi ile birlikte gerçekten etkileyici bir deneyim sunuyor. ST-Line donanımında, Ford Performance karakterini yansıtan tamponlar ve yan etekler, siyah renkli tavan çıtaları ve far çerçeveleri, 18 inç koyu renkli alaşım jantlar, ST-Line işaretleri, farklı tavan rengi seçenekleri ön plana çıkarken, iç mekanda ise deri kaplamalı, dikiş detaylı alt kısmı düz ST-Line direksiyon, parçalı deri koltuklar, deri kaplamalı el freni ve vites topuzu ve alaşımlı pedallar yer alıyor. Bu detaylar ise bu segmentte bulabileceğiniz “kaliteli” nitelikleri temsil ediyor.

 

 

İlk tanışmanızda ise Ecosport’un 334 litrelik bagajının kapağının bir bütün olarak yana doğru açılıyor olması en çok dikkatinizi çeken özelliği olarak hafızanıza kazınacaktır. Daha çok Amerikan yanlarına vurgu yapan bu özellik, şehir içi dar yerlerde size kullanım zorluklarını düşündürüyor olsa da, bununla yaşamayı öğretecektir. Yani dar park alanlarında bagajı kullanmak istiyorsanız arkanızdaki araç veya engel ile en az 1.5 metrelik bir boşluk olmasına uğraşmanız gerek. İç mekan için sunulan çeşitli akıllı saklama çözümlerinden biri olan ayarlanabilir bagaj zemini ise, gizli depolama sağlamak için yükseltilebiliyor ya da bagaj kapasitesini 356 litreye çıkarmak üzere alçaltılabiliyor.

 

Sürücü destek sistemleri ile de dikkat çeken Ecosport’ta motor torkunu ayarlayarak sürücülerin kontrolünü sürdürmesine yardımcı olmak için frenleme sağlayan Devrilme Kontrol Sistemi gibi özellikler de yer alıyor. Ufak ve yüksek yapısı ile aslında klasik Ford sürüş dinamiklerini size veremeyeceğini ilk etapta hissettirse de, böyle bir durum pek söz konusu olmuyor. İyi ayarlanmış süspansiyon ayarları, aktarma sistemi ve direksiyon sistemi bu segment için oldukça yeterli görünüyor. Lansmanda kullanmış olduğumuz 1.0 litrelik EcoBoost benzinli motor 125 bg ve 170 NM tork üretiyor. 6 ileri tork konvertörlü otomatik şanzıman ile kombine edilen bu motor; ara hızlanmalarda ve şehir içi atiklik gerektiren durumlarda yeterli seviyede seyreden bir performans sağlarken, dikkatli kullanımlarda da tüketim değerlerini aşağı çekebiliyor. Lansman boyunca pek dikkatli kullanmasam da karma test tüketimim bana 7.8 litrelik bir değer gösterdi. Ecosport’un bir diğer motor seçeneği ise Ford’un oldukça beğenilen 1.5 litrelik TDCi dizel motoru. Bu motor seçeneği sadece manuel şanzımanla sunulurken 2 farklı versiyonu satışta olacak. 100 bg’lik önden çekişli versiyon ve 125 bg’lik 300 Nm tork değerine ve Akıllı 4 çeker aktarma sistemine sahip versiyon yer alacak. 4 çeker versiyonun Mayıs ayından itibaren satışta olması öngörülüyor. Ecosport, bu iki farklı motor seçeneği ve tek donanım seviyesi paketi ile 117.000 tl’lik başlangıç fiyat etiketine sahip. Neden tek donanım seçeneği varken “başlangıç” dediğimi soracak olursanız da, listenin üstüne ekleyebileceğiniz birkaç opsiyon listesi yer alıyor. Örneğin konfor paketi ile ön cam ısıtması, direksiyon ısıtması, koltuk ısıtması, keyless go vs gibi özellikler içeren sıcak bir opsiyona sahip olabiliyorsunuz.

 

 

Farklı tavan rengi ve gövde rengi seçenekleri ile kabininde kullanışlı bir hava sezdiren Ecosport, Nissan Juke, Peugeot 2008, Renault Captur, Seat Arona gibi rakipleri arasında pazar payından ne alacak zamanla göreceğiz. Bu tip otomobillerin kadın kullanıcılara tam olarak hitap ettiği gerçeği kolay bir cümle ve hedef gibi görünse de, farklı kullanıcı kitlesinin Ecosport’a şans vereceğini düşünüyorum.  /ANTALYA – BELEK

 

Bu yazı Evo Dergisi 2018 Nisan (239.) Sayısında Yayınlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir