İkonik otomobilleri kim sevmez? Vintage tasarım dilini ruhuyla birlikte günümüze uyarlayan 500, farklı versiyonları ile cazibesini arttırırken Cabrio versiyonu ile gökyüzünü selamlamanıza olanak tanıyor. Daha önce sayfalarımıza konuk olan “S” takılı sport 500, maskulen bir mizaç sergilerken, 500C oldukça feminen bir yapı ile karşımıza çıkıyor. Bu da aslında ikonik 500’ün ne denli esnek bir tasarım skalasına sahip olduğunu gösteriyor. 500C bu görüntüsünü ilk olarak eski dönemleri yansıtan renk seçenekleri, krom ayna kapakları ve 16 inç beyaz alaşımlı vintage jantları ile yansıtıyor.

Retro ruhunu her parçasında gösteren 500C içeride günümüz teknolojisine de ayak uyduruyor. Otomobilin ön konsolunda da gövde rengi olan Riviera Yeşili devam ediyor. Dolce Vita dönemini anımsatan, açık renkli koltuk döşemeleri ve tavan döşemesi içeriyi tam anlamıyla ferah bir ortam haline getiriyor. Daha fazla ferahlık istediğiniz takdirde ise aracın bagaj kapağının yarısına kadar uzanan tente açılıyor ve 500 bir anda tamamen cabrio bir otomobile dönüşüyor. 500C’nin 7 inçlik Uconnect HD multimedya ekranı, apple carplay destekliyor. Ön tarafın yaşam alanı hem ferah hem de genişken, arka kısım ancak kısa süreli yolculuklarda 2 yetişkini ağırlamaya yetiyor.

Kalbinde ise dış görünüşü kadar dinamik olmayan bir motor yatıyor. 1.2 litrelik 69 bg gücündeki benzinli motor 102 nm tork değeri ile de birazcık güçsüz görünebiliyor. 5-ileri yarı otomatik robotize şanzıman ile kombine edilen bu motorun 0-100 hızlanma değeri ise 12.9 sn. Böyle bir otomobil ile çok da fazla performans beklentileri içerisinde olmayacağınız aşikar.

Fiziksel dinamikleri sportif sürüş karakteri için oldukça yeterli olsa da motorun izin verdiği kadar bu limitleri görebiliyorsunuz. Segmenti ve boyutları itibariyle zaten şehirli bir otomobil olan 500, şehir içi kullanımlarda oldukça kolaylık sağlıyor. City modu sayesinde direksiyon olduğundan daha fazla yumuşuyor ve şehir içinde sürekli bu modda kullanmayı tercih ediyorsunuz. Süspansiyonları böylesine ufak bir otomobil için engelleri hızlı bir şekilde sönümleyebiliyor. Sert istek ve tepkilerinize kayıtsız kalan şanzımana karşı birazcık narin davranmayı öğrendiğinizde karşılıklı sağlıklı bir iletişim kurmanız mümkün. Böylece robotize şanzımanın ağırkanlı tepkilerini de olabildiğince azaltmış oluyorsunuz. Uzun yol performanslarında ise rüzgar ve yol sesi kulaklarınıza erken ulaşabiliyor. 500C sıklıkla kullandığım yoğun şehir içi rotamda bana kesinlikle makul sayılabilecek 5.6 litrelik bir tüketim değeri gösterdi.

500C Anniversario donanım paketi ve Dualogic isimli yarı otomatik robotize şanzımanı ile 100.900 TL’lik bir fiyat etiketine sahip ki, bu da işin en can sıkıcı kısmı. Yoksa içindeyken etraftan gelen ilgi, sizi ve 500’ü şımartmaya yetiyor da artıyor bile.


Fotoğraf: Alp Emre Göksel

*Bu yazı Evo Dergi Ocak 2018 (236.) sayısında yayınlanmıştır.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir